Dünya ölçeğinde son yüzyılda meydana gelen teknolojik gelişmeler bir yandan insanın gündelik hayatını kolaylaştırırken, diğer yandan dünyanın simbiyotik düzenine zarar vermekte ve çevre dengesi giderek bozulmaktadır. Bunun yanında aşırı nüfus artışının getirdiği beşeri ve ekonomik zorluklar, özellikle son yıllarda görülen pandemik salgınlar ve çevre felaketleri, kıt olan doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimini zorunu kılmaktadır.
Dünya nüfusunun günümüzde yaklaşık 8 milyar kişiye ulaşması, beşeri hayatın doğal alanlar üzerinde daha fazla yayılmasına ve büyük bir göç olgusunun ortaya çıkmasına neden olmuştur. Ekolojik ayakizinin aratması anlamına gelen bu muazzam nüfus artışının devam etmesi halinde doğal kaynakların erken tükenmesi ya da bozulması tehlikesi ortaya çıkacaktır. Dolayısıyla doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve gelecek nesillerin bu kaynaklardan faydalanma olasılığı azalacaktır.
Gelecek nesillerin dünyanın doğal kaynaklarından faydalanma yeteneğini azaltmadan bugünkü ihtiyaçların karşılanması olarak tanımlanabilecek sürdürülebilir kalkınmada, temel bileşenler olan ekonomi, çevre ve toplum yanında ileriye yönelik yeni düşünce ufuklarının geliştirilmesi zorunlu görünmektedir. Doğa-insan ilişkilerinden doğan ekonomik faaliyetler ile doğal kaynakların gelecek kuşaklara sağlıklı bir şekilde bırakılması arasında optimum bir dengenin sağlanması sürdürülebilirlirlik adına gelecekte en fazla araştırılacak konulardan biri olacaktır.
Bu düşüncelerle daha önce 3 kitap olarak yayınladığımız Sürdürülebilirlik Kitap Serisinin IV. kitabını biraraya getirip yayınlamaktan mutluluk duyuyoruz