Günümüzde doğal kaynakların sürdürülebilir bir şekilde kullanımı artan nüfus ve ihtiyaçlar ile önemli bir kavram haline gelmiştir. Dünya’da birçok beşeri alanda alanda uygulanan sürdürülebilirlik; yaşanan doğal afetler, salgın hastalıklar ve jeopolitik olaylar nedeniyle kesintiye uğramış, bu anlamda doğal kaynaklar da tehlikeye girmiştir. Sürdürülebilirliği bu noktada ekonomi, çevre, toplum ve ekonomi üçgenindan daha geniş bir perspektifte düşünmek başta insan sağlığı olmak üzere sürdürülebilirlik bileşenlerini insanlığın geleceğine yönelik yeniden düşünmek ve tasarlamak gerekmektedir.
Aralık-2019’dan itibaren Dünya’da etkili olan ve birçok sektörün akamete uğramasına neden olan Covid-19 pandemisinden sonra sosyal, politik ve ekonomik hayatın farklı eğilimler göstermesi durumunda sürdürülebilir kalkınma modellerinde de radikal değişikliklerin olacağını öngörmek zor değildir. Örneğin, pandemi sonrası büyük nüfus gruplarını barındıran şehirlerin geleceği daha fazla sorgulanacak, bu nüfusun ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik uygulamalar çeşitlilik kazanacaktır. Diğer taraftan primer sektör olan tarımın stratejik önemi artacak, daha küçük şehirlerde yaşama isteği ile birlikte sağlıklı gıdaya erişim için organik tarım, iyi tarım uygulamaları gibi faaliyetlere yönelimin artacağı tahmin edilmektedir.
Sürdürülebilirlik kitap serisinin bir parçası olarak, iklim değişikliği, turizm, sağlık, gıda vb. alanlarda çeşitli çalışmalardan derlediğimiz bu eserin ortaya çıkmasında emeği geçen Uluslararası Artikel Akademi Yayınevine ve değerli bölüm yazarlarımıza teşekkür ederim.