“1939 İspanyol Sürgünü”, 1936-1939 yılları arasında süren İspanya İç Savaşı’ndan ve Franco İspanyası’ndan kaçan yüz binlerin toplu göçüydü. Bu sürgüne çocuklar da gidiyordu aileleriyle beraber. Onların sürgünü değildi ama sürgünün zorluklarından kendilerine düşen payı aldılar. İç Savaş’ın bittiği 1939’da ve sonraki yıllarda Meksika’ya çok sayıda İspanyol göç etti. Gidenlerin yarıya yakınını çocuklar oluşturuyordu. Büyüklerin ve çocukların sürgün yaşantısı birbirinden çok farklıydı. Çocuklar büyüklerin dünyasında bir tür görünmezlik pelerini kuşanmış gibiydi. Büyüklerin yapacak önemli işleri vardı: kaybettikleri yurtlarını geri alacaklardı, davanın ateşini harlı tutacaklardı, başlarına gelen trajediyi insanlara anlatacak ve unutturmayacaklardı. Geçen on yılın ardından dönüş umutları tükendiğinde, sürgündeki İspanyol aydını gençleri davanın devam ettirilmesinin güvencesi olarak gördü. Sürgünde yaşananlar unutulmamalıydı ve gençler davanın ateşini her daim canlı tutmalıydı. Böylece gençlerin üstüne, onlar talep etmeden, çok ağır bir görev yüklendi. İlk yıllarda zorunlu olarak kabullendikleri miras, ilerleyen yıllarda sırtlarında taşıyamayacakları bir yük haline geldi. Bir noktada mirası reddetmeye ve bu yükten kurtulmaya karar verdiler; İspanya’daki köklerinden koptular ve Meksikalılaştılar. Zaman içinde toplum yaşamıyla ve kültürüyle tümüyle bütünleştikleri ülkede, yetişkinlerin dünyasını tanımlayan dilden ve kimlikten kendilerini özgürleştirerek yol aldılar.